GSK Sağlık dışında bir siteye yönlendiriliyorsunuz.

GSK, üçüncü partiler tarafından kontrol edilen sitelere yönelik sorumluluk kabul etmemektedir.

Devam Et

Geri Dön

HIV/AIDS nedir?1

İnsan immün yetmezlik virüsü (HIV) vücudun bağışıklık sistemine saldıran bir virüstür. AIDS (Acquired Immune Deficiency Syndrome) HIV tarafından oluşturulan, Türkçe'de "Edinsel Bağışıklık Yetmezliği Sendromu" olarak adlandırılan bir hastalıklar tablosudur. Bağışıklık hücrelerinin yüksek düzeyde tahribatı sonucu fırsatçı enfeksiyonların ilerleyerek ciddi hastalık tabloları oluşturması durumudur.

HIV, vücudun beyaz kan hücrelerini hedef alarak bağışıklık sistemini zayıflatır. Bu da tüberküloz, enfeksiyonlar ve bazı kanserler gibi hastalıklara yakalanmayı kolaylaştırır.

HIV, enfekte bir kişinin kan, anne sütü, meni ve vajinal sıvılar dahil olmak üzere vücut sıvılarından yayılır. Öpüşme, sarılma veya yiyecek paylaşımı ile yayılmaz. Bir anneden bebeğine de bulaşabilir.1

HIV’nin yaygınlığı nasıldır?

HIV, bugüne kadar 40,4 milyon [32,9-51,3 milyon] kişinin hayatına mal olmuş ve küresel olarak tüm ülkelerde bulaşmaya devam eden önemli bir küresel halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir; bazı ülkeler daha önce düşüşte olan yeni enfeksiyonlarda artış eğilimleri bildirmektedir.1

Ülkemizde 1985 yılından 07 Kasım 2024 tarihine kadar doğrulama testi pozitif tespit edilerek bildirimi yapılan 45.835 HIV pozitif kişi ve 2.438 AIDS vakası mevcuttur. HIV ve AIDS toplam vakaların %81,8’i erkek, %18,2’si kadın olup %16,1’i yabancı uyruklu kişilerden oluşmaktadır. Vakalar en fazla sırasıyla 25-29 ve 30-34 yaş gruplarında görülmektedir. Vakaların bulaş yoluna göre dağılımına bakıldığında, yine ilk vakanın görüldüğü 1985 yılından itibaren, ülkemizde bildirimi yapılan vakaların %58,9’unda bulaşma yolu bildirilmemiştir. Bulaşma yolu bildirilen vakalar içerisinde cinsel yolla bulaşma %94,4, damar içi madde kullanımı yoluyla bulaşma %1,2 ve anneden bebeğe geçiş ise %1,2’dir. Vakaların %2,2’sinde çoklu bulaş yolu bildirilmiştir.2

Yıllar itibarıyla hastalık trendinde artış izlenmektedir. 2016 yılında HIV ile yaşayan kişi sayısı 3220 iken, 2022 yılında HIV ile yaşayan kişi sayısı 5591 olmuştur.2

HIV (+) nedir?

HIV + (pozitif) olmak, kişinin vücudunda HIV’nin (İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü) bulunması demektir. HIV pozitifliği bağışıklık sisteminin zayıflaması ve fırsatçı enfeksiyonlara açık hale gelmesiyle karakterize bir kronik enfeksiyondur. Kişi hiçbir hastalık belirtisi olmaksızın uzun yıllar yaşamına devam edebilir.3

HIV nasıl bulaşır?1

HIV, HIV ile yaşayan kişilerden;

  • Kan,
  • Anne sütü,
  • Meni ve vajinal salgılar gibi çeşitli vücut sıvılarının alışverişi yoluyla bulaşabilir.
  • HIV ayrıca hamilelik ve doğum sırasında da çocuğa bulaşabilir.

Öpüşmek, sarılmak, tokalaşmak ya da kişisel eşyaları, yiyecek veya suyu paylaşmak gibi sıradan günlük temaslar yoluyla insanlara virüs bulaşmaz.1

HIV/AIDS enfeksiyonundan korunma yolları nelerdir?3

HIV enfeksiyonu önlenebilir bir hastalıktır. Korunma önlemleri tedaviden çok daha etkili ve ucuzdur.

Cinsel yolla bulaştan korunma için;

  • Güvensiz ve korunmasız cinsel temastan kaçınılması,
  • Tek eşlilik,
  • Cinsel ilişki sırasında kondom kullanılması gerekmektedir.

Kan yolu ile bulaştan korunma için;

  • Taraması yapılmış HIV(-) kan ve kan ürünlerinin kullanılması,

(Kan ve kan ürünleri ile olan bulaşmaya karşı korunma amacı ile 1987 yılından beri ülkemizde kan ve kan ürünleri HIV yönünden test edilmektedir. Organ ve doku nakilleri öncesinde gerekli testlerin yapılması HIV geçiş riskini en aza indirmektedir.)

  • Tek kullanımlık steril enjektör ve cerrahi malzemelerin kullanılması,
  • Ortak enjektör kullanımından kaçınılması gerekmektedir.

HIV (+) gebeden bebeğe bulaşın önlenmesi için,

  • Uygun tedavi ve takibinin yapılması, doğumun sezaryen şeklinde planlanması,
  • Doğumdan önce anneye ve doğum sonrasında bebeğe ilaç tedavisi başlanması,
  • Annenin bebeğini emzirmemesi gerekmektedir.3

HIV (+) bireylerde belirtiler nelerdir?4

HIV ile enfekte olan çoğu kişi, enfeksiyondan 2-6 hafta sonra ortaya çıkan kısa, grip benzeri bir hastalık yaşar. Bundan sonra HIV birkaç yıl boyunca herhangi bir belirtiye neden olmayabilir.

HIV ile enfekte olan kişilerin %80’inin bu grip benzeri hastalığı yaşadığı tahmin edilmektedir.

En yaygın belirtiler şunlardır:

  • Ateş
  • Boğaz ağrısı
  • Vücutta döküntü
  • Diğer belirtiler; yorgunluk, eklem ağrısı, kas ağrısı, lenf bezlerinde şişlik olabilir.

Belirtiler genellikle 1-2 hafta sürer, ancak daha uzun da olabilir. Bunlar bağışıklık sisteminin virüse karşı mücadele ettiğinin bir işaretidir. Ancak bu belirtilerin olması mutlaka HIV virüsü taşıyıcısı olunduğu anlamına gelmez. Bu belirtilerin genellikle HIV dışındaki hastalıklardan kaynaklanabileceği unutulmamalıdır.4

Bu belirtilerden birkaçının olması ve son birkaç hafta içinde HIV enfeksiyonu açısından risk olduğu düşünülüyorsa, HIV testi yaptırılmalıdır.

İlk belirtiler kaybolduktan sonra, HIV uzun yıllar boyunca başka belirtilere neden olmayabilir. Bu süre boyunca virüs aktif olmaya devam eder ve bağışıklık sisteminde ilerleyici hasara neden olur. Kişiye göre değişebilmekle birlikte, kişinin kendisini iyi hissedeceği ve iyi görüneceği süre10 yıl kadar devam edebilir.4

AIDS’te belirtiler nelerdir?

HIV tedavi edilmezse, ileri, yaşamı tehdit eden bir aşamaya, AIDS'e ilerleyebilir.

HIV tedavisindeki ilerlemeler sayesinde birçok kişi AIDS'ten kurtulabilir, ancak yine de HIV taşımaya devam edeceklerdir. Ancak HIV enfeksiyonu ile AIDS'i tanımlayan hastalığın gelişmesi arasında 10 yıla varan bir süre vardır ve bu sürede kişi hiçbir belirti yaşamayabilir.5

Tedavi ile HIV AIDS'e dönüşmeyecektir. Erken test yaptırılarak, HIV (+) olsa bile tedavi olarak AIDS engellenebilmektedir.5

Bu nedenle riskli bir durum yaşandığında, belirtilerin olup olmamasından bağımsız olarak test yaptırılması son derece önemlidir.5

HIV ile yaşayan bir kişi aşağıdaki durumlarda AIDS'e ilerlemiş kabul edilir:6

  • CD4 hücrelerinin sayısı milimetre küp kan başına 200 hücrenin altına düştüğünde (200 hücre/mm3). (Sağlıklı bir bağışıklık sistemine sahip bir kişide CD4 sayısı 500 ila 1.600 hücre/mm3 arasındadır) veya
  • CD4 sayılarına bakılmaksızın bir veya daha fazla fırsatçı enfeksiyon geliştirirler.

HIV ilacı olmadan AIDS gelişmiş kişiler genellikle yaklaşık 3 yıl hayatta kalır. Bir kişi tehlikeli bir fırsatçı hastalığa yakalandığında, tedavi olmaksızın beklenen yaşam süresi yaklaşık 1 yıla düşer. HIV ilacı, HIV enfeksiyonunun bu aşamasındaki insanlara hala yardımcı olabilir ve hatta hayat kurtarıcı olabilir. Ancak HIV bulaştıktan hemen sonra HIV ilacına başlayan kişiler daha fazla fayda görürler. Bu nedenle HIV testi çok önemlidir.6

HIV enfeksiyonunun evreleri nelerdir?7

HIV enfeksiyonunun üç evresi vardır:

1. Akut HIV enfeksiyonu: Akut HIV enfeksiyonu, HIV enfeksiyonunun en erken aşamasıdır ve genellikle HIV ile enfekte olduktan sonraki 2 ila 4 hafta içinde gelişir. Bu sürede bazı kişilerde ateş, baş ağrısı ve döküntü gibi grip benzeri semptomlar görülür. Enfeksiyonun akut aşamasında HIV hızla çoğalır ve vücuda yayılır. Virüs, bağışıklık sisteminin enfeksiyonla savaşan CD4 hücrelerine (CD4 T lenfosit) saldırır ve onları yok eder. Akut HIV enfeksiyonu aşamasında, kandaki HIV seviyesi çok yüksektir ve bu da HIV bulaşma riskini büyük ölçüde artırır. Bir kişi bu aşamada ART'ye (antiretroviral olarak bilinen HIV ilaç tedavisi) başlarsa sağlık açısından önemli faydalar elde edebilir.

2. Kronik HIV Enfeksiyonu7: HIV enfeksiyonunun ikinci aşaması kronik HIV enfeksiyonudur (asemptomatik HIV enfeksiyonu veya klinik latent dönem olarak da adlandırılır). Bu aşamada HIV vücutta çoğalmaya devam eder ancak çok düşük seviyelerdedir. Kronik HIV enfeksiyonu olan kişilerde HIV ile ilgili herhangi bir belirti olmayabilir. ART olmadan, kronik HIV enfeksiyonu genellikle 10 yıl veya daha uzun sürede AIDS'e ilerler, ancak bazı kişilerde daha hızlı ilerleyebilir. ART alan kişiler birkaç on yıl boyunca bu aşamada kalabilirler. Bu aşamada HIV'i başkalarına bulaştırmak hala mümkün olsa da ART'yi tam olarak reçete edildiği şekilde alan ve tespit edilemeyen viral yükü olan kişilerin HIV negatif bir partnere cinsel ilişki yoluyla HIV bulaştırma riski neredeyse yoktur.

3. AIDS7: AIDS, HIV enfeksiyonunun son ve en ciddi aşamasıdır. HIV bağışıklık sistemine ciddi zarar verdiği için vücut fırsatçı enfeksiyonlarla mücadele edemez. (Fırsatçı enfeksiyonlar, bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde sağlıklı bağışıklık sistemine sahip kişilere göre daha sık görülen veya daha şiddetli seyreden enfeksiyonlar ve enfeksiyona bağlı kanserlerdir). CD4 sayısı 200 hücre/mm3'ün altında olan veya belirli fırsatçı enfeksiyonları olan HIV gelişmiş kişilere AIDS teşhisi konur. Bir kişiye AIDS teşhisi konulduktan sonra, yüksek viral yüke sahip olabilirler ve HIV'i başkalarına çok kolay bulaştırabilirler. Tedavi olmaksızın AIDS gelişmiş kişiler Her HIV ile yaşayan kişide AIDS gelişmez. Hatta yapılan son çalışmalarda 20 yaşındaki HIV (-) kişi ile HIV(+) kişinin yaşam beklentisi yıl bazında benzer bulunmuştur.11

HIV/AIDS tanı yöntemleri nelerdir?

HIV, aynı gün sonuç veren hızlı tanı testleriyle teşhis edilebilmektedir. Bu da erken teşhis, tedavi ve önlemeyi büyük ölçüde kolaylaştırmaktadır. İnsanlar kendilerini test etmek için HIV testlerini kendileri de yapabilirler. Ancak, tek bir test tam HIV pozitif tanısı sağlayamaz; hastanede, klinikte sağlık çalışanları tarafından yapılan doğrulayıcı testler gereklidir. HIV enfeksiyonu, ulusal olarak onaylanmış bir test stratejisi ve algoritması dahilinde DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından önceden onaylanmış testler kullanılarak büyük bir doğrulukla tespit edilebilir.1

En yaygın olarak kullanılan HIV tanı testleri, HIV ile savaşmak için immün yanıtın bir parçası olarak kişi tarafından üretilen antikorları tespit eder. Çoğu durumda, insanlar enfeksiyondan sonraki 28 gün içinde HIV'e karşı antikor geliştirirler. Bu süre zarfında insanlar, birçok hızlı test tarafından tespit edilemeyen, ancak HIV'i başkalarına bulaştırabilecek düşük antikor seviyelerine sahip oldukları pencere dönemi olarak adlandırılan dönemdedirler. Yakın zamanda yüksek riskli bir maruziyeti olan ve testi negatif çıkan kişiler 28 gün sonra tekrar test yaptırabilirler.1

Üç tür HIV testi vardır: antikor testleri, antijen/antikor testleri ve nükleik asit testleri (NAT).

Antikorlar, HIV gibi virüslere maruz kaldığınızda bağışıklık sisteminiz tarafından üretilir. Antijenler, bağışıklık sisteminizin harekete geçmesine neden olan yabancı maddelerdir. HIV taşıyorsanız, antikorlar gelişmeden önce bile p24 adı verilen bir antijen üretilir.8

NAT'ler kanda virüsü tespit eder. Doktorunuz sizin için uygun HIV testini belirleyebilir.  Her testin HIV enfeksiyonunu ne kadar sürede tespit edebileceği farklılık gösterir, çünkü her testin farklı bir pencere dönemi vardır. Pencere dönemi, bir kişinin HIV'e maruz kalmış olabileceği zaman ile bir testin HIV enfeksiyonunu doğru bir şekilde tespit edebileceği zaman arasındaki süredir.8

Antikor testleri kanda veya ağız içi salgısında HIV antikorlarını kontrol eder. Hızlı testlerin ve evde kullanılan hastanın kendisinin uyguladığı testlerin çoğu antikor testleridir. Genel olarak, damardan alınan kanın kullanıldığı antikor testleri HIV'i parmaktan alınan kanla veya ağız içi sıvısıyla yapılan testlerden daha erken tespit edebilir.8

Antijen/antikor testleri kanda hem HIV antikorlarını hem de HIV antijenlerini (virüsün bir proteini) tespit edebilir ve en çok kullanılan HIV testleridir. Yakın zamanda HIV’e maruz kalmış bir kişinin kanında antijenler antikorlardan daha erken ortaya çıkacaktır.8

Nükleik Asit Testleri damardan alınan kanda HIV arar. Bu testler "viral yük testleri" olarak da adlandırılabilir. Çünkü sadece virüsü tespit etmekle kalmaz, aynı zamanda kanda bulunan virüs miktarını da belirler. Genellikle enfeksiyondan 10 ila 33 gün sonra HIV'i tespit ederler. Pahalı oldukları için rutin tarama için değil, çoğunlukla HIV tedavisinin izlenmesi için kullanılırlar.8

Kimler HIV testi yaptırmalıdır?9

Aşağıdaki durumlardan herhangi birine sahip bireylerin reddetmedikçe test yaptırmaları önerilmiştir:

  • Cinsel yolla bulaşan enfeksiyon, genitoüriner veya dermatoveneroloji kliniklerine başvuran tüm bireyler
  • Akut retroviral sendrom ile ilişkili belirtisi olanlar
  • Geçirilmiş veya güncel CYBE (Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyon) öyküsü olanlar
  • Cinsel istismara uğramış olanlar
  • HIV ile enfekte olan bireyin cinsel eşleri
  • Erkeklerle cinsel ilişkiye giren erkekler, rastgele ilişkiye giren heteroseksüel erkek, kadın veya transseksüel kadınlar ve erkekler
  • Damar içi ilaç kullananlarda iğne paylaşımı öyküsü olanlar
  • Uyuşturucu etkisi altındayken cinsel ilişkiye girenler
  • Yeni cinsel eşi olanlar
  • Cinsel yolla bulaşan hastalığı olanların cinsel eşleri
  • HIV enfeksiyonu taşıyan bireylerin cinsel eşleri
  • Birden fazla cinsel eşi olanlar
  • Seks işçiliği öyküsü olanlar
  • Para veya madde karşılığı cinsel ilişkiye girenler
  • HIV prevelansının yüksek olduğu ülkede bulunmuş bireyler ve bu bireyle cinsel ilişki öyküsü olanlar
  • Kan veya kan ürünü alma öyküsü olanlar
  • Risk faktörüne bakılmaksızın tüm gebeler
  • İğne batması veya perkütan yaralanmaya maruz kalanlar (HIV pozitifliği bilinen veya HIV ile enfekte olma olasılığı yüksek olan kaynaktan)
  • Cinsel ilişkiden önce veya sonra profilaksi alan bireyler
  • Kendileri test olmak isteyen bireyler9

HIV nasıl tedavi edilir?3

HIV enfeksiyonunda virüsü ortadan kaldıran bir tedavi henüz yoktur ancak virüsün çoğalmasını kontrol eden ilaçlar vardır.  Bu ilaçlar, hastalığın kesin tedavisini sağlamamakla birlikte virüsün vücutta çoğalmasını kontrol altına alarak bağışıklık sisteminin zayıflamasını önlemekte ve AIDS tablosunun ortaya çıkışını engellemektedir.3

HIV ile yaşayan kadın bireylerde gebelik

  • Hamilelik sırasında HIV plasentadan geçerek fetüsü enfekte edebilir.
  • Doğum sırasında bebek kandaki ve diğer sıvılardaki HIV'e maruz kalabilir.
  • Emzirme sırasında anne sütü virüsü bebeğe bulaştırabilir.
  • HIV'in bebeğe geçme riskini azaltmak için neler yapılabileceği doktor ile konuşmalıdır.10

Gebelerde HIV enfeksiyonunun tedavi edilmesi, hem gebe kadının sağlığı ve esenliği hem de bebeğin HIV ile enfekte olmadan doğması açısından son derece önem taşımaktadır. Gebelik sırasında cinsel ilişki ile HIV negatif eşe bulaşın önlenmesi diğer önemli bir hedeftir.9

Tüm gebe kadınlar HIV açısından doğum öncesi dönemde değerlendirilmelidir. HIV pozitif gebe kadınlarda ilk olarak HIV enfeksiyonunun durumu ve bireyin diğer özellikleri değerlendirilmeli ve ART başlamak, başlanmış tedaviyi sürdürmek veya değiştirmek için planlanma yapılmalıdır. ART hiç kullanmamış iken gebe kalan kadının tedaviye en kısa sürede başlaması önerilmektedir.9

Antiretroviral tedavinin önemi1

Mevcut antiretroviral tedavi (ART) HIV enfeksiyonunu iyileştirmez ancak kişinin bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlar. Bu da diğer enfeksiyonlarla savaşmalarına yardımcı olur.

ART, her gün alınmalıdır.

ART, kişinin vücudundaki virüs miktarını azaltır. Bu, semptomları durdurur ve insanların tam ve sağlıklı bir yaşam sürmelerini sağlar. ART alan ve kanında virüs kanıtı bulunmayan HIV ile yaşayan kişiler virüsü cinsel partnerlerine bulaştırmazlar.1

NP-TR-HVU-WCNT-240012